DOLAR 32,5038 0.08%
EURO 34,7826 -0.12%
ALTIN 2.496,260,50
BITCOIN 20626702,05%
İzmir
16°

HAFİF YAĞMUR

üst menü altı
ÇMO Üyesi Kınay'dan 'Kentleşme' uyarısı: 'Hangi kaynak ve ihtiyaca göre kentleşmeyi  büyütüyoruz', 'Ne yazık ki sınıfta kalıyoruz'

ÇMO Üyesi Kınay'dan 'Kentleşme' uyarısı: 'Hangi kaynak ve ihtiyaca göre kentleşmeyi büyütüyoruz', 'Ne yazık ki sınıfta kalıyoruz'

ABONE OL
29 Eylül 2022 14:04
ÇMO Üyesi Kınay'dan 'Kentleşme' uyarısı: 'Hangi kaynak ve ihtiyaca göre kentleşmeyi  büyütüyoruz', 'Ne yazık ki sınıfta kalıyoruz'
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Çevre Mühendisleri Odası Bilim Danışma Kurulu Üyesi Çevre Mühendisi Helil İnay Kınay, Çiğli Belediyesi tarafından düzenlenen İmar ve Kentleşme Çalıştayı'nda “imar planlama ve çevre boyutu” hakkında konuştu. Kınay, "Biz hangi kaynağa, hangi ihtiyaca göre kentleşmeyi büyütüyoruz, potansiyelimizi nasıl belirlediğimiz sorusu ne yazık ki sınıfta kalıyor” değerlendirmesini yaptı. 

DEMOKRAT GÜNDEM-MELİSA GÖNEN-Sağlıklı kentleşme ve planlamanın önemine dikkat çeken Çevre Mühendisi Helil İnay Kınay, “Bizler aslında kentleşme derken aslında kendimize yapay yaşam alanları yaratmaya çalışıyoruz. Üzerimizdeki yükler, baskılar, kaynaklarımız ve ihtiyaçlarımız bizi kısıtlıyor. Artan nüfusla beraber kontrolsüz koşullarda akvaryumun içine sıkışmış balıklar gibi nefes almaya çalışıyoruz, yaşamıyoruz aslında” dedi.

Sürdürülebilirlik ve alt yapı projelerinin, dirençli kentlerin yaratılmasındaki rolüne dikkat çeken Helil İnay Kınay, kentleşme sürecinin salt bina ve yapılardan ibaret olmadığını söyledi.

""

GELECEK NESİLLERİ ETKİLEYECEK SORUNLARLA KARŞI KARŞIYAYIZ

Bina ve yapı odaklı ilerlediğimizi, ancak barınma, enerji gibi ihtiyaçların çevre açısından yaratabileceği sorunların birlikte değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen Kınay, “Camımızı açtığımızda sağlıklı bir nefes alamadığımız bir kentte, toz, trafik ve koku sorununun yanı sıra kentsel dönüşümün ortaya çıkardığı asbest benzeri sağlık sorunlarına yol açabilecek ve gelecek nesilleri etkileyebilecek sorunlarla, yaşam faturalarıyla karşı karşıyayız” diye konuştu.

HANGİ KAYNAĞA, İHTİYACA GÖRE KENTLEŞMEYİ BÜYÜTÜYORUZ

Türkiye’deki yüzeysel su kaynaklarının yüzde 70'inden fazlasının kirli olduğunu istatistiklerle açıklayan Helil İnay Kınay, “Su kaynaklarının hayat verdiği alanlarda kentleşiyoruz. Arazinin nasıl kullanacağına dair kararlar verirken çeşitli baskıları dikkate almıyoruz. Kentleşmeye bağlı sanayi atıklarının kaynağı olan üretim ve tüketim sektörü, kentleri beslemek üzere kurulmuş. Peki biz hangi kaynağa, hangi ihtiyaca göre kentleşmeyi büyütüyoruz, potansiyelimizi nasıl belirlediğimiz sorusu ne yazık ki sınıfta kalıyor” dedi.

ATIKLARIMIZ NEREYE GİDİYOR, ONLARA NE OLUYOR?

Altyapı ihtiyacının yanı sıra barınma hakkına da değinen Kınay, “Kullandığımız suyun, atıklarımızın nereye gittiği, o atıklara ne olduğu, evimizden nasıl alındığı, kentte her gün biriken çöpe ne olduğu” gibi süreçlere de planlamanın yanıt vermesi gerekiyor. Planlama, toplumsal süreçlerle beraber bu soruların cevabını verebilmeli” vurgusunu yaptı.

KENTLEŞME SORUNUNU GÖÇ HAREKETLERİ AÇISINDAN DA ÇÖZMELİYİZ

“Kentlerin ihtiyaç duyduğu alt yapı gereksinimlerini hatırlattı. Alt yapı gereksinimlerini karşılayamamışken şimdi başka bir yükle karşı karşıyayız, çölleşiyoruz. Bundan sonraki planlarda ayakta kalmak ve risklerden korunarak kırılganlığı azaltmak için yapılması gerekenler var” diyen ÇMO Üyesi Çevre Mühendisi Helil İnay Kınay, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Göç hareketleri hayatımıza başka bir boyut getirdi. Göç hareketlerini düşündüğümüzde bambaşka bir dünyanın içindeyiz. Kentleşme sorunlarını çözmemiz bu açıdan da önemli. Sırtımızda çok fazla yük var. Bundan sonra atılan adımlarda yapılan yanlışları geriye dönük değerlendirmeler bakımından da gündeme almalıyız. Kentlerin bir tüketim canavarı haline geldiği düşünüldüğünde dirençli olmanın yollarını ve yeşil ekonomi, sünger kentler gibi yeni bakış açılarını dikkate almalıyız. Güzel gelişmeler var ama bunların nasıl uygulamaya geçeceği konusunda büyük bir boşluk var.”

GÖLMARMARA'YI ARTIK KONUŞMUYORUZ ÇÜNKÜ ORDA SU YOK

Yerel yönetimlerin ve iktidarın kaynak yetersizliğini ileri sürmeden atık su arıtma tesislerinin faaliyete geçmesi, su ve atık yönetimi konusunda planlama ve eyleme geçmesi gerektiğini söyleyen Helil İnay Kınay, Gölmarmara örneğini verdi.

KÖRFEZDEKİ SORUN MARMARA'DAKİNDEN FARKLI DEĞİL

Kınay, şöyle konuştu: “Gölmarmara'da balık ölümlerini konuşmamamıza gerek kalmadı çünkü Gölmarmara’da artık su yok. Bütün hayatımız içinde üzerinde durmadığımız tehlikeli atıklar var. Cep telefonları bile kullanım dışı kaldığı anda birer tehlikeli atık konumunda. Oysa biz atıkları hep kendimizden uzakta sanayiyle ilişkilendirerek düşünüyoruz. Tıpkı iklim krizini kendimizden uzak gördüğümüz gibi atıkları da kendimizden uzak görüyoruz. Çok değil 40-50 yıl önce yüzülebilen İzmir Körfezi’nde zamanında yapılan yanlış uygulamaların sonuçlarını yine büyük paralar harcanan projelerle iyileştirmeye çalışıyoruz. Körfezde yaşanan kirlilik sorunu Marmara’dakinden farklı değil. Müsilajın temel sebebi, planlanmayan, iyi yönetilmeyen mekanizmanın karşımıza çıkardığı sorunlar. Bu sorunların kaynağını irdelemeden atılan her adım, sorunun üzerine sorun eklemek demek.”

HER TAŞKINI, SEL FELAKETİNİ İKLİM KRİZİNE BAĞLAMAK DOĞRU YAKLAŞIM DEĞİL

“Her taşkını, sel felaketini iklim krizine bağlamak da doğru bir yaklaşım değil” vurgusunu yapan Helil İnay Kınay, “Planlamadan uzak ve ranta dönük yaklaşımların sonuçlarını yaşıyoruz. İklim krizinden ziyade yürütülemeyen kentlerin altyapı eksiklerinin sonuçlarını görüyoruz ama bunun üzerine iklim krizinin etkileri de kendini gösteriyor. Daha iyi standartlar için plan geliştirip dirençli olmanın yollarını aramalıyız. İklim krizinin etkileri ise zaten yaşanmaya başlandı. Deniz seviyesinde değişikliklere sebep olacak, sel ve erozyon riski artacak ve biz bütün bunların getirdiği kuraklığı, kıtlığı ve çatışmaları göreceğiz ve yaşıyoruz da” ifadelerini kullandı.

SÖYLEMDE HEPİMİZ İYİYİZ AMA SORUN EYLEMDE ZATEN

ÇMO Üyesi Kınay, açıklamalarını, “Kaynaklar azalırken ihtiyaçlar arttı, bununla ilgili süreçler çok daha sıkıntılı, çok daha iyi yönetilmeli. Ekonomik, toplumsal ve adalet bakımından çatışmaların yaşanacağı süreçler dolayısıyla çevre sorunlarının sebep ve sonuç ilişkileri kapsamlı bir bakış açısıyla değerlendirilmeli, çevre sorunları toplumsal sorunlarla ilişkili. Söylemde hepimiz çok iyiyiz ama sorun eylemde zaten. Yerel yönetimler çözümleri yerelden büyütebilecek konumda durmalı. Burada alınan konumla hem kente hem de yaşama sahip çıkmak gerekiyor, birbirimizle çatışmaya değil bilimsel çözüm ve doğru yönetim politikalarıyla süreci ilerletebiliriz, anlayışımızı bu yönde değiştirmeliyiz” şeklinde sonlandırdı.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP